Lütfen bir dil seçiniz.
Geri Dön

Doğa Bir Şehir Olsaydı

Tarihi dokusu, keşfedilmeyi bekleyen sokakları ve sayısız doğa harikasıyla Berlin; Avrupa’nın en özgün şehirlerinden.

doğa bir şehir olsaydı
Kategori
İlham Veren Fikirler

Tarihi dokusu, keşfedilmeyi bekleyen sokakları ve sayısız doğa harikasıyla Berlin; Avrupa’nın en özgün şehirlerinden. Senelerce ‘’bölünmüş insanların yaşadığı bölünmüş kent’’ diye söz edilen Berlin, kendisini ayıran duvarlarına rağmen hiçbir zaman doğasıyla ilişkisini kaybetmemiş.

Berlin’deki yeşil alan zenginliği, şehri diğer metropollerden ayıran en temel özellik. Şehir kendini doğa ile tanımlıyor. Tiergarten, Tempelhof Park, Treptower Park, Viktoria Park, Marzahn-Hellersdorf Park, Grunewald Ormanları el değmemiş cennetlerden sadece birkaçı. Marzahn-Hellersdorf Park’ın ‘’Dünya Bahçeleri’’  konsepti, Asya bahçe sanatının göz alıcı örneklerini Orta Avrupa’nın göbeğine taşıyor. Çin bahçeleri, Zen bahçeleri, Seul bahçeleri ve Şark bahçesi ziyaretçilerini tüm coğrafyalardan izler sunan doğal bir estetiğe çağırıyor.

Günlük hayatın karmaşasından sizleri koparıp bambaşka bir Dünya’nın kapısını açan Tiergarten, Berlin’in en büyük parkı olma özelliğini taşıyor. Sonbaharda yaprak yağmuru altında kalacağınız, kentin ortasında doğanın eşsiz huzuruna kendinizi bırakacağınız, yapacağınız küçük bir turla geçmişe yolculuk yapıp; tarihi anıtlar, heykeller ve binalar görebileceğiniz, Tiergarten Parkı mutlaka keşfetmenizi öneriyoruz.

Berlin’in sizi şaşırtacak bir diğer harikası; şehirden sadece birkaç saat uzaklıktaki tropikal bir adaya ev sahipliği yapıyor olması. Yılda 1 milyon ziyaretçiyi ağırlayan parkın içinde 50.000 tropikal bitki yer alıyor. Balıkların, kuşların ve hatta flamingoların bile yaşadığı Avrupa’nın en büyük eğlence parkı olan Berlin Tropikal Adası’nda, şehrin karasal iklimine rağmen tropik ülkelerin egzotik havası eşliğinde unutulmaz bir gün geçirebilirsiniz.

Berlin’in tabiat ile ilişkisi yukarıda tanıttığımız parklarla bitmiyor. Günün ilk ışıklarında Treptower Park’ın tadına varmak. Grunewald Ormanlarının bakir doğasını bisiklet binerek keşfetmek. Her hafta ayrı bir gösterinin yapıldığı Mauer Park’da sokak sanatının ruhunu yaşamak. Şelale sesi eşliğinde Viktoria Park’da yürüyüşe çıkmak. Tempelhof Park’da barbekü yapıp, Berlin’in size sunduğu güzelliklerin gün boyunca keyfini çıkarmak.

Sanat ve kültür alanında Avrupa’nın merkezi olmasının yanı sıra çevre ile uyumlu yaşamıyla da diğer şehirlere örnek oluyor. 2050 yılına kadar tamamen doğa dostu bir şehir haline getirilmesi planlanan Berlin’in, kendisine hayran bıraktıran atmosferini kaçırmamanızı tavsiye ederiz.

Çevreye Duyarlı Yapılar: Outre House Ve Hyperions önceki
Bauhaus School and Today's Understanding of Design sonraki